Hastalık Hastası Olanlar Doktora İnanmıyor

Psikolog Anıl Özcan, “Hastalık hastalığı tanısı alan kişiler tıbbi olarak bedensel bir hastalığı olmadığı halde doktora inanmaz ve ciddi bir beden hastalığı olduğunu savunurlar. Kişinin sürekli kendi sağlığı ile ilgili kaygıları vardır ve bu durum günlük rituellerini ve işlevselliğini bozabilmektedir” dedi.

Halk arasında ‘hastalık hastalığı’ olarak bilinen hipokondriyasizin kişinin sürekli kendini dinleyerek bazı belirtilere gerçekçi olmayacak şekilde anlam yüklemesi ile ortaya çıkan psikolojik bir rahatsızlık olduğunu söyleyen psikolog Anıl Özcan, bilgilendirmede bulundu. Kişinin kendi sağlığı ile ilgili sürekli endişe duymasının, hastalık konusunda yoğun kaygı ve korku yaşamasıyla hastalık hastalığının kendini gösterebileceğini ifade eden psikolog Anıl Özcan, “Hastalık hastalığı olan kişiler sürekli ciddi bir hastalıkları olduğunu akıllarından çıkaramazlar ve vücutlarındaki belirtileri yanlış ya da abartılı olarak düşünebilirler. Hastalık hastalığı tanısı alan kişiler tıbbi olarak bedensel bir hastalığı olmadığı halde doktora inanmaz ve ciddi bir beden hastalığı olduğunu savunurlar. Kişinin sürekli kendi sağlığı ile ilgili kaygıları vardır ve bu durum günlük rituellerini ve işlevselliğini bozabilmektedir. Bu hastalığı yaşayan kişiler sürekli hastaneye gitmelerine ve yeterli tıbbi değerlendirme sonuçlarına rağmen kendisinde hastalık olduğu düşüncesinden kurtulamazlar” diye konuştu.

“Ellerinde torba torba ilaçlarla dolaşırlar”

Hastalık hastalığını özellikle de ailede görülen ve genetik yatkınlığı olan kronik hastalık hikâyelerinin de tetikleyebildiğini belirten Anıl Özcan, “Bu tür kişiler hiçbir sağlık problemi olmamasına rağmen sürekli kendini dinleyerek hastalık arayan ve hastanede torba torba ilaçlar ile doktor doktor gezen kişiler olduğu söylenebilir. Hastalık hastalığının belirtilerine bakacak olursak; en ufak bir fiziksel belirtinin ciddi bir hastalık olduğunu düşünme, herhangi bir hastalığa karşı yakalanmadan aşırı derecede korku duyma, sürekli olarak hastane ziyaretinde bulunmak, sağlık konuları ile ilgili aşırı araştırma yapmak, sürekli kendini dinleme (kalp atımı, nabız gibi), herhangi bir hastalığı gördükten veya öğrendikten sonra bu hastalığın kendinde olduğunu düşünme olduğu söylenebilir. Saydığımız belirtilere bağlı olarak kişide depresyon, kaygı, çabuk ağlama, ruhsal durumun hızla değişmesi, öfke patlamaları, saldırganlık, gerginlik ve asabilik beraberinde görülebilmektedir” şeklinde konuştu.

“Çocuklukta ciddi bir hastalık geçirenlerde risk fazla”

Hastalığının daha çok kaygı bozukluğu olan, ailesinden birinde hastalık hastalığı olan, yakın çevresinden veya ailesinden birini kaybeden ve çocukluk döneminde ciddi bir hastalığa yakalanmış olan kişilerde daha çok risk faktörü taşıdığı söylenebileceğinin altını çizen Özcan, ayrıca şunları söyledi:
“Bu hastalığın tedavisinde kişiye fiziksel olarak kendini daha iyi hissedebileceği egzersizler verilerek hastanın hasta olduğu düşüncesiyle az meşgul olması amaçlanır ve kişi kedini daha iyi hissedebilir. Hastalık hastalığının tedavisinde psikoterapi ve ilaç tedavisi birlikte uygulanmalıdır. Ayrıca kişiye hastalık ve kişinin bedeni ile ilgili psiko-eğitim verilerek bu konular hakkında doğru bilgiler edinmesi de sağlanmalıdır.”