Sinsi ilerleyen karaciğer iltihabı NASH ölüme yol açabilir

Samsun Hastanesi'nden Uzm. Dr. Taner Akyol, İngilizcede NASH (Non-Alkolik SteatoHepatit) kısaltması ile adlandırılan alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer iltihabının; dünyada en yaygın kronik karaciğer hastalığı olan alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığının ilerleyici bir tipi olduğunu belirtti. Son yıllarda NASH’in Batı toplumlarında karaciğer sirozunun ana etiyolojisi olarak ortaya çıktığını belirten Uzm. Dr. Taner Akyol, hastalığın önümüzdeki yıllarda tüm dünyada karaciğer nakli ve karaciğere bağlı ölümlerden ilk sırada sorumlu olması beklendiğine dikkat çekti.

Toplumlarda obezite sıklığının artmasına paralel olarak yaygınlaşan ve karaciğerde yağ birikimi (steatoz) sonucu gelişen alkole bağlı olmayan karaciğer hastalığının her 4 kişiden 1’nde görüldüğünü söyleyen Uzm. Dr. Taner Akyol, şu bilgileri paylaştı:

“Karaciğerde normalden fazla yağ birikimi tek başına görülebileceği gibi inflamasyon (iltihap) ile birlikte de görülebilir. Bu hastaların yüzde 20’si kronik karaciğer iltihabı ile seyreden, karaciğer sirozu ve kanserine neden olabilen NASH hastalığına ilerler. Son yıllarda NASH, Batı toplumlarında karaciğer sirozunun ana etiyolojisi olarak ortaya çıkmıştır ve önümüzdeki yıllarda tüm dünyada karaciğer nakli ve karaciğere bağlı ölümlerden ilk sırada sorumlu olması beklenmektedir” şeklinde konuştu.

NASH’in bazen karın sağ üst kadranında dolgunluk hissi ve hafif ağrıya neden olsa da genellikle belirgin bir şikâyete yol açmadığını, sessiz ve sinsi ilerlediğini kaydeden Uzm. Dr. Taner Akyol, şöyle devam etti:

“Bu nedenle tedavi şansının azaldığı, ölüm oranının yüksek olduğu dekompanse karaciğer sirozu evresinde geç olarak teşhis edilir. Yağlı karaciğer hastalığı olanların çoğunda (yüzde 80) ilerleyici karaciğer hastalığı (NASH, karaciğer fibrozisi, sirozu) gelişmeyecektir. Ancak araştırmalar bu hastalardan ilerleyici karaciğer hastalığına sahip olanların veya kimlerin riskli olduğunun erkenden belirlenmesi gerektiğini ve bu kişilerin yakından takip edilmelerinin önemini vurgulamışlardır.”

Obezite, şeker hastalığı, insülin direnci, dislipidemi, metabolik sendrom, karaciğer enzim yüksekliği olan NAYK (alkole bağlı olmayan karaciğer hastalığı) hastalarında NASH gelişme riskinin daha yüksek olduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Akyok, şunları söyledi:

“Özgün bir şikâyete yol açmadığı için genellikle başka nedenlerden dolayı yapılan tetkiklerde tesadüfen karaciğer enzim yüksekliği ve ultrasonografide karaciğerde yağlanma saptanması sonucunda şüphelenilen hastalar gastroenteroloji polikliniğine sevk edilirler. Burada yapılan araştırmalarla diğer karaciğer enzim yüksekliğine neden olan hastalıklar ve alkol dışlandıktan sonra sonoelastografik yöntemler veya karaciğer biyopsisi ile NASH tanısı konulur.”

İlaç tedavileri açısından yeni araştırmaların umut verici sonuçlarına rağmen, sağlıksız yaşam tarzı düzeltilmezse, ilaç tedavisinin tek başına yeterli olmayabileceğini söyleyen Uzm. Dr. Akyol, “Fiziksel aktivite eksikliği, karaciğer hastalıklarının sonucunu kötü yönde etkileyen kritik bir faktördür. Karaciğer fibrozu veya sirozun ileri evrelerinde bile egzersiz çok faydalı olabilir. Bu nedenle, haftada en az 5 gün, en az 20 ila 60 dakika orta yoğunlukta fiziksel aktivite ve aerobik egzersiz NAYKH’ın önlenmesi ve tedavisi için etkindir. Kilo kaybını teşvik eden, aşırı beslenmeyi önleyen ve karaciğer yağını azaltan diyetin NASH ile ilişkili iltihabı ve fibrozu azalttığı gösterilmiştir” diye konuştu.

NASH tanısı olan aşırı kilolu ve obez kişiler için haftada 1 kilogram zayıflamalarının önerildiğini dile getiren Uzm. Dr. Akyol, “Sofra şekeri ve fruktoz (şekerli içecekler, meyve suları, mısır şurubu vb.) NAYKH gelişimine neden olan temel bir karbonhidrat iken, çözünür veya çözünmez liflerin tüketimi, tokluğu artırdığı, kalori alımını kısıtladıkları, mide boşalmasını yavaşlattıkları ve kan şekerini azalttığı için NASH tedavisinde faydalıdır. Yüksek kolesterol ve doymuş yağ asitleri alımı (hazır gıdalar ve fast food ilebeslenme) NASH/NAYKH’na katkıda bulunurken, tekli doymamış veya çoklu doymamış yağ asitlerinin alımının NASH/NAYKH’na karşı faydalı olduğu gösterilmiştir. Mikro besinler arasında E vitamini, C vitamini, D vitamini, kurkumin ve kafeinin çalışmalarda faydalı olabileceği test edilmiştir” diyerek sözlerini noktaladı.