Fatih Tezce'nin kaleminden

İLKÇAĞ, ORTAÇAĞ, YAKINÇAĞ, BUĞZETME ÇAĞI

İnsan, sonbaharda bir ayva yaprağının yorgunluğundadır. Her sabah, rüyalarının içinden itinayla çıkarak yeni bir güne başlayan insan, taptaze olması gerekirken hep yorgundur. Doludur insan, kafası dolu, bedeni dolu, gözleri dolu…

Ağır ağır çıkar insan hayat dediği merdivenlerinden. Ve bir yığın sarı hayat vardır kucağında; güneş sarısı, ayva sarısı, sonbahar sarısı… Sonbahar demek ikindi vakti demektir aslında.

Sabah vakti ise bahardır insana. İnsan yeniden doğmuştur o vakitte. Açar perdelerini insan. Dışarısı temizlik, insanın içi temizlik…

Sonra büyür insan, büyüdükçe temizlik yerini grilere bırakır. Beyaz renk, kara olur siyah olur, insan yapayalnız ortada durur. Bu da insanın akşam vaktidir.

İnsan, sonbaharda bir ayva yaprağının yorgunluğunda kalmıştır hep. Kendisini anlatamayan ya da ne anlatıldığını anlayamayan kliklerin ortasında… Rodin’in Düşünen Adam Heykeli gibi eli çenesinde düşünür de durur insan… İnsan, düşünür… Evet, insan bir düşünür…

   Ne yazık, bugün düşünmenin yerini önyargılar, fikirlerin yerini dedikodu, emeğin yerini kırmızı kurdeleli açılışlar almış. İnsan biraz sivrilse, sivri uçlu kalemin uçlarının kırıldığı gibi kırıyorlar insanı… İnsan, kırılır…

 Modern vakitler yaşıyoruz. Hangi çağdayız kimse bilmiyor. Kuşaklar çatışıyor ve olan alfabelere oluyor; alfabelerde harf kalmıyor.

Bence bu çağın adı Buğzetme Çağı… İlkçağ, Ortaçağ, Yakınçağ, Buğzetme Çağı… Sizden bir kim kötülük görürse diye başlayan Hadis-i Şerif şöyle bitmiyor mu: ”Kalbimizle buğzederiz ki, bu da imanın en zayıf olanıdır.”

Düz adamlara da ihtiyaç var. Düz adamdan kastımız at gözlüklü adamlar değil. Elinden ve dilinden emin olduğumuz ve yanlışlığı eliyle ve diliyle düzeltecek adamlar… Kalem ve yazı elimizle düzeltmeye dâhil midir?

Yolun sonu görünüyor. Hayır, bu kötü manada değil. Herkes yolunun sonunu görebilse keşke. Yol ve son yan yana gelince bitiş gibi algılanıyor. Bu algı yanlış. Yol ve son aslında bir hedef, gidilecek yer… İnsanlar yolun sonunu görebilmeyi ve yolunun sonuna ulaşabilmeyi çok istemeli.

Gemiyi ilk fareler terk ederken, en son kaptanlar terk eder gemisini. Gemiyi farelerin yavaş yavaş terk ettiğini de görüyorsunuz. Ellerinizle yüzünüzü kapatmaktan da vaz geçin artık. Dün yanınızda olanlar, bugün karşınızda, hem de tam karşınızda…

İnsan sonbaharda bir ayva yaprağının yorgunluğunu yaşamaktadır. Ve hem insanın hem de ayva yaprağının bu yorgunluğu, aslında hiç bitmeyecek bir kavgasıdır…

Fatih TEZCE