Hakan Eroğlu'nun Kaleminden

ŞİDDETE DUR DİYELİM

Şiddet, insanlığın başlangıcından bu yana her zaman yaşanmış ve maalesef yaşanmaya devam etmektedir. Şiddet deyince akla fiziksel güç kullanımı geliyor olsa da tarifi bu boyuta indirgemek son derece basit kalacaktır ve yetersizdir. Şiddet; şiddete maruz kalanın fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik ve birçok noktadan zarar görmesiyle sonuçlanan bir olaydır. Kadına, yaşlıya, çocuğa, doğaya, hayvana artık aklınıza ne gelirse şiddet uygulanmakta ve bunun için toplumun gelişmişlik ya da geride kalmışlık durumu fark etmeksizin dünyanın her yerinde meydana gelmektedir.

Şiddet bir hak ihlalidir. Tehdit, küfür, dayak, yaralama, öldürme, mobing, istismar şiddet türlerinden bazılarıdır ve gördüğümüz kadarıyla herkes şiddet uygulayabileceği gibi statüsü fark etmeksizin herkes şiddet mağduru olabilmektedir. Çok sevilen bir ünlünün eşine, çocuğuna şiddet uygulayabildiğine televizyonlarda şahit olmuşuzdur. Aslında televizyonlarda şahit olunan kısım buzdağının görünen yüzüdür. Basına, sosyal medyaya yansımayan binlerce olay vardır. Mesela, kaçımız çocuk yaşta evlendirilen kızlardan haberdarız? Yada yaşlılara yapılan eziyetin, çocuklara uygulanan istismarın, işsizlik, çaresizlik içinde kalanların hayatlarının…

Aile içi şiddete maruz kalan çocukların psikolojinin, televizyonlardaki saçma sapan özellikle gündüz kuşağında yayımlanan evlilik, aşk, cinayet, absürt ilişkiler dolu programların insanlar üzerindeki etkisinin, dizilerde ki yada filmlerde yaratılan ve yaptığı hoş görülen kabadayılara özendirmenin bu konuda ki etkilerinin fark edilemeyişinin…% 95 i Müslüman olan bir ülkede ve bununla birlikte yıllardır eğitim politikalarında yapılan değişiklikle dindar bir nesil yetiştirildiği söylenen bir ülkede, Peygamberimiz  Hz. Muhammed’ in “ Kadınlar size Allah’ın emanetidir.” demesine rağmen her gün onlarca kadının baskı görmesi, dayak yemesi, cinayete kurban gitmesi ve daha da vahimi çoğu kişinin kadın için, rahat dursaymış hak etmiştir diyebiliyor olmasını anlatacak, ifade edecek söz bulamıyorum… Peki pandemide canımızı emanet ettiğimiz, her akşam alkışladığımız sağlık çalışanlarına uygulanan baskıya, şiddete ne demeli? Çocuklarımızın geleceğe hazırlanması noktasında yer mekân zaman fark etmeksizin mücadele eden eğitim neferlerine uygulanan bu tavır? Daha bu hafta iki öğretmenimizin ölüm haberiyle sarsıldık. Peki bu ilk miydi? Hayır ve bu gidişle üzülerek ifade etmek istiyorum ki sonda olmayacak maalesef… Bir iki gün gündeme gelecek ve bir dahaki olaya kadar unutulacak. Ülkemizde bir hakeme tokat atıldı diye ayağa kalkmayan kimse kalmadı, maçlar ertelendi, ligler tatil edildi.. Peki doktor ölüyor kim ayaklanıyor sağlıkçılar, öğretmenler ölüyor kim ayaklanıyor eğitimciler, çocuğa taciz var kim ayaklanıyor çocuğun yakınları… Yani kimin ya da hangi meslek grubun başına bir şey gelirse onlar ön planda. Neden biz şiddet olaylarına toplumun tüm kesimi olarak tepki vermiyoruz, birlikte olamıyoruz. Ya da neden şiddet uygulayıcılara ibret olsun diye en ağır cezaya çarptıramıyoruz? İllaki bizim başımıza mı gelmesi gerekiyor böylesine bir olayın? Bana dokunmayan yılan bin yaşasın denildiği sürece ya da ateşin düştüğü yerin birgün bizler olabileceği düşüncesinde olamadığımız her durumda maalesef bu olaylar hayatımızdan hiç çıkmayacak gibi görünüyor. Bir an önce bu konuda meclisimizin harekete geçmesini temenni ediyorum. Şiddet mağduru olan her kim varsa toplum olarak yanlarında olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu vesileyle şiddete maruz kalarak hayatını kaybeden tüm öğretmenlerimize, sağlıkçılarımıza, kadınlara ve dahi herkese baş sağlığı diliyorum.

 

Hakan EROĞLU