Hakan Eroğlu'nun Kaleminden
"Hocalı'da akan kandı, sustunuz! Zaten ya Fransız, ya Ermeni, ya Rus'tunuz!"
26.02.1992
Tarihini bilmeyen milletlerin coğrafyasını başkaları çizer. Ecdadını tanımayan, geçmişine, diline, dinine, kültürüne, milletine sahip çıkmayanlar sadece ve sadece tarihin tozlu sayfalarında yer alabileceklerdir. Büyük millet olmak büyük sorumlulukları da beraberinde getirmektedir. Dünyanın her anlamda göz bebeği konumundaki ülkemiz dünden bugüne emperyalist odakların, piyonlarını kullanmalarıyla hedef halinde olmuştur. Megali idea, Büyük Ortadoğu projesi, Büyük Ermenistan projesi bunlardan bazılarıdır. Bu sebeple Türk coğrafyasının karanlık günleri hiç eksik olmamıştır. Kendi cesareti olmayan şer odakları, belirledikleri alanda karışıklık çıkarma arzusunda olan kişilerin ağızlarına bir parmak bal çalmak suretiyle kullanarak bölgeye hâkim olmak istemişlerdir ki, bunun ardında dünyaya hükmetmek düşüncesi yatmaktadır.
19.yy Türk Dünyası için birçok zorluğun yaşandığı bir dönem olmuştur. Özellikler Rusların Kafkasya coğrafyasına hâkim olma isteğinden hareketle ve Karabağ’ı; Azerbaycan, Anadolu ve İran üçgeninde bir üs olarak görmeleri dolayısıyla Ermenileri kışkırtmaları, Ermenilerin ayaklanmasına ve bölgede büyük Ermenistan hayali kurmalarına ve de toprak hakkı istemelerine sebep olmuştur. Ayrıca Ruslar bölgede hâkimiyetlerini sağlamlaştırmak için bölge halkının arasına Ermenileri yerleştirmek suretiyle, Müslümanları göçe zorlamışlar ve bunda da başarılı olmuşlardır. Stratejileri dünden bugüne değişmemiştir. Orta doğuda Türkmenleri göçe zorlayıp Pkk’lıları bölgeye taşıyanlarla, ya da bugün Gazze’nin taşınmasını dillendirenlerin pek bir farkları yoktur. Ermeniler yeni bir vatan edinme ve bölgeyi Türksüzleştirme hedefiyle ve aldığı destekle baskılarını günden güne artırmış, iyice zalimleşmeye başlamışlardı. Bölge incelendiğinde Bakü-Hankendi demiryolunun, Bakü-Suşa karayolunun Hocalı’dan geçmesi, zengin yer altı kaynaklarına sahip olması, 1988-1991 yılında her anlamda gelişmeye başlayarak nüfusunun artması, Dağlık Karabağ’daki tek havaalanını içinde barındırması bir nevi Hocalıyı önemli ve stratejik bir yer haline, bir hedef haline getirmiştir. Ermenilere göre konumu itibariyle Hocalının ele geçirilmesi Büyük Ermenistan hayalinin gerçekleşmesi için çok önem arz ediyordu.
Rusların desteğini alan Ermeniler 25 Şubatı 26 Şubata bağlayan gece insanlık dışı bir katliam, bir soykırım yapmışlardır. Resmî rakamlara göre saldırıda 106’sı kadın, 63’ü çocuk, 70’i yaşlı toplam 613 kişi katledilmiş; 76’sı çocuk 487 kişi ağır yaralanmış ve 1.275 kişi esir alınmıştır. 150 kişiden de bir daha haber alınamamıştır. Gayri resmî rakamlara göre ise katledilenlerin sayısı 1.300, yaralı sayısı 1.000’in üzerindedir. Katliam nedeniyle 25 çocuk hem öksüz hem yetim, 130 çocuk da öksüz veya yetim kalmıştır. Kafa derileri yüzülenler, karınları delik deşik edilen hamile kadınlar, vahşice uzuvları kesilen ve yakılan insanlar...
Türklere, Müslümanlara karşı tarihin her döneminde çifte standart uygulayan batı, göstermelik bir tepki vermiş ancak genel anlamda sessiz kalmayı tercih etmiştir. Tıpkı Bosna’da, Doğu Türkistan’da, Gazze’de olduğu gibi. Ermeniler bununla yetinmeyerek bölgeyi adım adım işgal etmiş, her türlü barış görüşmesini yok saymış ve 30 yıl boyunca Azerbaycan asker ve sivillerine saldırılar düzenlemiştir. Ancak Türk Devletlerinin bu acıları asla unutmadığını, her daim yangılarını diri tuttuğunu, hesabını yarına bırakır belki ama yapanlarının asla yanına bırakmayacağı gerçeğini idrak edememiştir. Ermenistan ordusunun saldırılarının giderek artması, Ermenilerin sabrı zorlaması üzerine Azerbaycan ordusu ihalarla, sihalarla tüm Türk Devletleri Teşkilatının desteğini almış ve 44 gün süren savaş sonunda halkın yıllar süren vatan hasretine son vermiştir.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in, Karabağ anlaşmasının ardından ulusa seslendiği programda; Ne oldu Paşinyan, Cebrayıl’a yol çekirdin, raks edirdin sözleri ve 30 yıl sonra gelen Karabağ zaferi yüreklerimize su serpsede katliamda hayatını kaybeden kardeşlerimizin acısı her daim içimizdedir. Ruhları şad, mekânları cennet olsun.
HAKAN EROĞLU