Umut Şahinol'un kaleminden, Tahammülsüz olduk
Tahammülsüz olduk
Sinirli olduk
Mutsuz olduk
Huzursuz olduk
Keyifsiz olduk
Neşesiz olduk
Kimseye hoşgörülü davranamıyoruz en ufak bir tartışmadan en büyük kavgalar doğabiliyor. Birbirini yıllardır tanıyan dostlar bile bir anda düşman olabiliyor. Tahammül seviyemiz bitiyor en yakınlarımıza bile, yakınlarımız artık ne kadar da uzağımızda.
Sinirliyiz o kadar sinirliyiz ki birini sakin sakin oturuyorken görsek o sakinliğe bile sinirleniyoruz ve suçluyoruz aşağılıyoruz sakin kalabilenleri, ne kadar da az kaldılar.
O kadar mutsuzuz ki başkalarının da mutsuz olmasını istiyoruz hatta o mutsuzluktan mutlu oluyoruz. Tabiri caizse kimsenin mutlu olmasına tahammülümüz yok en yakınlarımız dediğimiz insanların bile.
Huzursuz ve keyiften uzağız neşe kim bilir hangi senede kaldı, peki neden bunca yalnızlık bu kadar kalabalığın içinde. Yan yanayken bile duymuyoruz birbirimizin sesini dargınlık küskünlük ne kadar da kolay artık, yitip gitmekte teker teker küsleri barıştıran büyüklerimiz. Yazık ki yeni gelenler dolduramıyor yerlerini. Çünkü artık her koyun kendi bacağından asılmakta, bana dokunmayan yılan binyıl yaşasın da…
Hatırlıyorum da Medrese aralığında yükselirdi şen kahkahalar babamızın ve baba dostlarımızın, hani o teker teker gidenler dedim ya işte onlar, yerleri dolmayanların hatıralarını düşlüyorum hanımeli kokularında. O zamanlar da geçim sıkıntısı vardı o zamanlar da küskünlük dargınlık vardı üç gün kuralının bozulmadığı ve o kadar da uzak değil aslında o zamanlar dün kadar yakın ama bir düş gibi uzakta.
Zaman çok hızlı akıyor yaş aldıkça bana öyle geliyor zannediyordum fakat gençlerde aynı sorunu yaşamakta. Farkında değiliz ama zaman değil geçip giden, biz geçiyoruz zamanın içinden bütün telaşımızla. O kadar ki her şey son sürat yaşanıyor sevgiler bir çırpıda bitiyor, dostluklar kurulmaya bile zaman bulamadan bir çırpıda geçip gidiyor.
Çocukken babamla yürüdüğümde sürekli selam verirdi neredeyse herkese, herkesi tanır zannederdim çoğunu da tanırdı tanımadıklarına da din kardeşiyiz derdi. En son ne zaman selam verdiniz hiç tanımadığınız birine hatırlıyor musunuz ben biraz zor olsa da hatırlıyorum. Basit bir market alışverişinde görevli bir arkadaşın halini hatırını ne zaman sordunuz? Ne zaman sıcak bir bakışla samimi bir tebessüm attınız içinde riya olmayan. Ne kadar kötü değil mi, sokakta gördüğümüz bir çocuğun başını okşayamamak ve maalesef artık doğru olanın bu olduğunu anlamak.
Çocuklarımızı, yaşlılarımızı, gençlerimiz, kadınlarımızı kısaca insanımızı koruyamıyoruz, ne oldu bize hangi ara bu hale geldik ve neden.
Biraz bunaltmış olabilirim sizi bu yazdıklarımla fakat bir an evvel fabrika ayarlarımıza dönme vaktimiz geldi hatta geçiyor bile. Nasıl mı? Bu yazıyı okuduktan sonra dışarda gördüğünüz ilk kişiye selam verin mesela, görüşmediğiniz bir dostunuza bir haber yollayın, etrafınızda mutlaka çocuklar vardır sevindirin onları çok zor değil emin olun, iş arkadaşlarınızın hatırını sorun, araç kullanırken önce ben geçeceğim demeyin. Yol verin yol açın, yol olun insanların hayatlarında.
Karşınızda ki anlamasa da olur bir karşılık da beklemeyin, yaşayın ve yaşatın bu hayatı huzurla, mutlulukla, sevgiyle ve hepsinden önemlisi umudunuzdan asla vaz geçmeyin güzel günlerin geleceğine olan inancınızdan da vaz geçmeyin.
Kuralım Halil İbrahim sofralarını, kuralım bağdaşları doyalım, paylaşalım, bölüşelim.