Sönmezler Fırın
Sönmezler Fırın

Hakan Eroğlu'nun Kaleminden, Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 09.02.2025 - 23:01, Güncelleme: 09.02.2025 - 23:02
 

Hakan Eroğlu'nun Kaleminden, Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır

Hakan Eroğlu'nun Kaleminden, Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır
"Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır." 21 Ocak 2025 tarihinde büyük bir yangın haberi ile sarsıldık hepimiz. 36’ sı çocuk 78 vatandaşımız hayatını kaybetti maalesef. Ne kadar acı ki insanlar göz göre göre bile bile yanarak can verdiler. Bugün unutuldu belki de olanlar. Ama eğitim öğretimin ikinci dönemin başlamasıyla birlikte okullarına gidecek o masum çocukların sıraları boş kaldı ilk günde. Arkadaşları öğretmenleri çiçeklerle, resimlerle süsledi onların sıralarını gözyaşları içinde. Ateş düştüğü yeri yakmıştı yine. Peki, neden, nasıl oldu bu yangın, sorumlular belli mi? Hiç kimse bizim de bir eksiğimiz var diyor mu? Sadece söylenen “Ben yapmadım, onların suçu”. Giden onca can ne olacak? Ortada, sadece yangın merdiveni olmayan, yangın sensörleri çalışmayan bir otel var bildiğimiz. Bu otel denetlenmiyor mu? Denetleniyorsa tüm bunlara rağmen çalışmasına nasıl izin veriliyor? Amcaoğlu, dayıoğlu ya da tur şirketlerinin hiç mi vicdanı sızlamıyor? 3 kuruş daha fazla kazanmak mı yoksa amaç. Tabi ya, para, makam, güç çoğu şeyin önünde geliyor maalesef ülkemizde.  Baksanıza akabinde yangın tüplerinin fiyatı çoğu yerde 2 katına çıkarılmış bile. Tıpkı salgında maskeye, depremde battaniyeye yapıldığı gibi. Bu olayda azıcık vicdan sahibi olan herkes görevinden istifa edip olayın tüm boyutlarıyla araştırılması ve en ufak ihmali olan herkese gereken tüm cezaların verilmesi için gayret göstermeliydi. Ancak bu işler bizim ülkede olmaz. Nasılsa unutulacak mantığıyla hiçbir şey olmamış gibi herkes işine devam eder. İlk birkaç ay her yer, her şey denetlenir sonra yine aynı tas aynı hamam. Sizce; bugün ülkemizde gerek işveren, gerek çalışan, gerek vatandaş herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirse kaç işyeri, mekân, otel, kurum açık kalabilir? Bence çok az. Yetkili makamlarda oturanların suçu varda, bizler çok mu masumuz sizce. Yönetim kademesinde olanlar vatandaşa acımıyor da, vatandaş vatandaşa acıyor mu? Kira zam oranı %60’ larda diye kiralarını afaki artıranlar, makul miktarlarda zam yapsalar yetmiyor mu? Ya da bir iş yapmak için tanıdık devreye sokmakta bir nevi hakka girmek değil mi? Bana dokunmayan yılan bin yaşasın, benim işim olsun da gerisi ne olursa olsun mantığı işte… Belediyelere bakıyorsun, aynı yeri 3 defa kırıp 5 defa yapıyorlar. Sorsan vatanımızı seviyoruz, daha yaşanılabilir bir il, ilçe artık neyse onun için uğraşıyoruz. Tuhaf ama bu işlerin ihalesini alanda hep aynı firmalar, aynı kişiler. Peki, bu işler daha planlı yapılamaz mı? Kırılacak yeri kırıp tüm gerekli ya da gerecek işlemleri bir seferde yapsak, ihaleleri daha şeffaf hale getirsek olmaz mı? Ama iş yine dönüyor dolaşıyor makama, güce, paraya geliyor. Vatanı sevmek öyle lafla sözle olmuyor yani. Sonra kim istifa etmeli, kim haklı, kim haksız polemikleriyle hayatını kaybeden insanların üzerlerinden prim, algı artık ne derseniz o yapılıyor. Bana göre Bolu’daki yangın faciasında örnek teşkil etmesi için hem belediye başkanı, hem bakan istifa etmeli, soruşturma öyle devam etmeliydi… Öte yandan, millet olarak hiçbir şeyi unutmamamız, ders çıkarmamız gerekiyor. 6 şubatı, hepimizin yüreğini yakan, 11 ilimizin yıkıma uğradığı, on binlerce insanımızın hayatını kaybettiği, milyonlarca insanımızın etkilendiği, “Sesimi duyan var mı?” Söylemine nefesimizi tutarak, kalbimiz elimizde, bir ses gelecek mi diye saatlerce beklediğimiz, aklımızdan hiç çıkmayan asrın felaketi, deprem afetini yaşadığımız o günü. Yine olan canlara olmuştu. Yine güç, para vicdanın önüne geçmişti her şeyin. Öğrendik ki, 3 kat için izin verilen yere 5 kat bina yapan mı, dükkân olarak kiralarım, yeter ki yer açılsın diye kolonları kesen mi, 10 ton demir kullanacakken, 5 ton demir kullanan mı, birde üzerine tüm bunları denetlemeden onay veren mi? Üzerinden 2 yıl geçti. Bugün araştırılsın, birçok ilimizde ihmaller ve es geçmeler maalesef yine yaşanıyordur. Ne zamana kadar? Allah korusun yeni bir felakete kadar. Rabbim gerek yangında, gerek depremde, gerekse diğer doğal afetlerde hayatını kaybeden insanlarımıza rahmet eylesin. Mekânları cennet olsun. Geride kalanlarına sabırlar versin. Velhasıl, toplum olarak 7 den 70 e hepimize büyük iş düşüyor. Yazımızı; baksanız herkesin çok sevdiği, güya önemsediği, her türlü olayda ardına sığındığı, ancak fikirlerini ve yaptıklarını bir türlü özümseyemediği Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ ün bir sözü ile tamamlayalım. "Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır."   HAKAN EROĞLU  
Hakan Eroğlu'nun Kaleminden, Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır

"Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır."

21 Ocak 2025 tarihinde büyük bir yangın haberi ile sarsıldık hepimiz. 36’ sı çocuk 78 vatandaşımız hayatını kaybetti maalesef. Ne kadar acı ki insanlar göz göre göre bile bile yanarak can verdiler. Bugün unutuldu belki de olanlar. Ama eğitim öğretimin ikinci dönemin başlamasıyla birlikte okullarına gidecek o masum çocukların sıraları boş kaldı ilk günde. Arkadaşları öğretmenleri çiçeklerle, resimlerle süsledi onların sıralarını gözyaşları içinde. Ateş düştüğü yeri yakmıştı yine.

Peki, neden, nasıl oldu bu yangın, sorumlular belli mi? Hiç kimse bizim de bir eksiğimiz var diyor mu? Sadece söylenen “Ben yapmadım, onların suçu”. Giden onca can ne olacak? Ortada, sadece yangın merdiveni olmayan, yangın sensörleri çalışmayan bir otel var bildiğimiz. Bu otel denetlenmiyor mu? Denetleniyorsa tüm bunlara rağmen çalışmasına nasıl izin veriliyor? Amcaoğlu, dayıoğlu ya da tur şirketlerinin hiç mi vicdanı sızlamıyor? 3 kuruş daha fazla kazanmak mı yoksa amaç. Tabi ya, para, makam, güç çoğu şeyin önünde geliyor maalesef ülkemizde.  Baksanıza akabinde yangın tüplerinin fiyatı çoğu yerde 2 katına çıkarılmış bile. Tıpkı salgında maskeye, depremde battaniyeye yapıldığı gibi. Bu olayda azıcık vicdan sahibi olan herkes görevinden istifa edip olayın tüm boyutlarıyla araştırılması ve en ufak ihmali olan herkese gereken tüm cezaların verilmesi için gayret göstermeliydi. Ancak bu işler bizim ülkede olmaz. Nasılsa unutulacak mantığıyla hiçbir şey olmamış gibi herkes işine devam eder. İlk birkaç ay her yer, her şey denetlenir sonra yine aynı tas aynı hamam.

Sizce; bugün ülkemizde gerek işveren, gerek çalışan, gerek vatandaş herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirse kaç işyeri, mekân, otel, kurum açık kalabilir? Bence çok az. Yetkili makamlarda oturanların suçu varda, bizler çok mu masumuz sizce. Yönetim kademesinde olanlar vatandaşa acımıyor da, vatandaş vatandaşa acıyor mu? Kira zam oranı %60’ larda diye kiralarını afaki artıranlar, makul miktarlarda zam yapsalar yetmiyor mu? Ya da bir iş yapmak için tanıdık devreye sokmakta bir nevi hakka girmek değil mi? Bana dokunmayan yılan bin yaşasın, benim işim olsun da gerisi ne olursa olsun mantığı işte… Belediyelere bakıyorsun, aynı yeri 3 defa kırıp 5 defa yapıyorlar. Sorsan vatanımızı seviyoruz, daha yaşanılabilir bir il, ilçe artık neyse onun için uğraşıyoruz. Tuhaf ama bu işlerin ihalesini alanda hep aynı firmalar, aynı kişiler. Peki, bu işler daha planlı yapılamaz mı? Kırılacak yeri kırıp tüm gerekli ya da gerecek işlemleri bir seferde yapsak, ihaleleri daha şeffaf hale getirsek olmaz mı? Ama iş yine dönüyor dolaşıyor makama, güce, paraya geliyor. Vatanı sevmek öyle lafla sözle olmuyor yani. Sonra kim istifa etmeli, kim haklı, kim haksız polemikleriyle hayatını kaybeden insanların üzerlerinden prim, algı artık ne derseniz o yapılıyor. Bana göre Bolu’daki yangın faciasında örnek teşkil etmesi için hem belediye başkanı, hem bakan istifa etmeli, soruşturma öyle devam etmeliydi…

Öte yandan, millet olarak hiçbir şeyi unutmamamız, ders çıkarmamız gerekiyor. 6 şubatı, hepimizin yüreğini yakan, 11 ilimizin yıkıma uğradığı, on binlerce insanımızın hayatını kaybettiği, milyonlarca insanımızın etkilendiği, “Sesimi duyan var mı?” Söylemine nefesimizi tutarak, kalbimiz elimizde, bir ses gelecek mi diye saatlerce beklediğimiz, aklımızdan hiç çıkmayan asrın felaketi, deprem afetini yaşadığımız o günü. Yine olan canlara olmuştu. Yine güç, para vicdanın önüne geçmişti her şeyin. Öğrendik ki, 3 kat için izin verilen yere 5 kat bina yapan mı, dükkân olarak kiralarım, yeter ki yer açılsın diye kolonları kesen mi, 10 ton demir kullanacakken, 5 ton demir kullanan mı, birde üzerine tüm bunları denetlemeden onay veren mi? Üzerinden 2 yıl geçti. Bugün araştırılsın, birçok ilimizde ihmaller ve es geçmeler maalesef yine yaşanıyordur. Ne zamana kadar? Allah korusun yeni bir felakete kadar. Rabbim gerek yangında, gerek depremde, gerekse diğer doğal afetlerde hayatını kaybeden insanlarımıza rahmet eylesin. Mekânları cennet olsun. Geride kalanlarına sabırlar versin. Velhasıl, toplum olarak 7 den 70 e hepimize büyük iş düşüyor. Yazımızı; baksanız herkesin çok sevdiği, güya önemsediği, her türlü olayda ardına sığındığı, ancak fikirlerini ve yaptıklarını bir türlü özümseyemediği Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ ün bir sözü ile tamamlayalım.

"Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır."

 

HAKAN EROĞLU

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bafrahaberi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.