Fatih Tezce'nin kaleminden
Fatih Tezce'nin kaleminden
İlkokul karnesini hala saklayan var mıdır, bilmiyorum. Bir hevesle olsa gerek 1.sınıf karnemi bir süre muhafaza etmiştim.
İlkokul karnesini hala saklayan var mıdır, bilmiyorum. Bir hevesle olsa gerek 1.sınıf karnemi bir süre muhafaza etmiştim. Kartondan ve elle yazılan karneler… Başarısız, Geçer, Orta, İyi, Pekiyi yazan karneler… Geçmiş zaman olur ki hayali cihana değer…
Sınıf geçme durumunu sadece o karnelerden karne günü gördüğümüz günlerden şimdi e-okulda notlarımızı saniye saniye görebildiğimiz günlere geldik.
Notların bir heyecanı kalmadı, sürprizi de gitti karnenin. Olumsuzluk diye düşünürsek, evet teknolojik bir olumsuzluk… Zaten öğrenciler karne almaya bile gitmez oldu.
Olumlu yanları da var e-okul teknolojisinin. Eskiden o karton karnelerde çok rahatlıkla yapıldığı gibi notları tükenmez kalemle değiştirmek, üçleri sekiz yapmak şimdi mümkün değil. Bir de öğrenciler notlarını önceden görerek çalışması gereken derslere daha çok zaman ayırabilirler. Olumsuz sürpriz de böylece ortadan kalkmış oluyor. Bu da işin olumlu tarafı.
Dijital da olsa karne geleneğimiz devam ediyor. Kişisel gelişimciler gibi konuşacak değilim. ”Efendim, karne aslında ebeveynindir” ya da ”Efendim, çocuğuma bir arkadaş gibi davranırım” yanlışlığını hiç savunmadım. Karne öğrencinindir; çocuk çocuktur, baba da babadır.
Uzun lafın kıssası şimdi tatil zamanı öğrenciler için. Yaz tatilini iple değil artık urganla çekiyor öğrenciler.
Çocuklar toprağa çıplak ayaklarıyla basmak istiyor, papatya koklamak istiyor, böğürtlen toplamak istiyor, tarla kıyılarında ellerini dikenlerle kanatmak istiyor. Yaz sıcağında terli terli köy çeşmesinden su içmek, yaz yağmurlarında ıslanmak istiyor öğrenciler. Ama buna üç harfliler izin vermiyor… LGS, YKS, TYT, AYT vesaire, vesaire…
Yaklaşık 8 ay boyunca süren eğitim-öğretimde klasik olarak iki artı ikinin dört ettiğini öğrendi çocuklar. Yaz tatili ise daha çok kültür, sanat, spor gibi öğrencinin kalbini doyuracak faaliyetlerle doldurulmalı. Peygamber Efendimiz (S.AV.) yüzme, okçuluk, güreş sporlarını özellikle tavsiye ettiğine göre en azından üç aylık yaz diliminde çocuklar bu sporlara yönlendirilmeli.
Saklayacak bir karnesi olmayınca hatırası da kalmıyor öğrencinin. Çocukların şimdiki yaz tatili hatıraları yaz okulları, kurslar, özel dersler, çözülen test kitaplarını üst üste koyup fotoğraf çektirmek vesaire, vesaire…
Birinden çıkıp diğerine yetişmek için babaların özel şoför gibi kapılarda beklediği kurslar… Babalar şoför, öğrenciler yarışmacı…
Hep bir iyi gelecek için yapılıyor bunlar. Anne-babalar çocuklarının gelecekteki iyiliği için çırpınıyor. Gelecek dediğimiz kavramın içinin nasıl doldurulduğuyla ilgili bir durum bu.
Yüzde sıfır birlik bir dilimle öğrenci alan “nitelikli lise ”ye kapağı attı mı geleceğimiz kurtulacak, hadi inşallah!
Pusulamız cep telefonlarımız olmuşçasına gözlerimizi dijital dünyadan ayırmadan yürüyoruz yolda. Kimse kimseyi görmüyor. Sosyal deneyler de olmasa kimse kimseye iyilik de yapmayacak.
Nitelikli liseler (!) bu iyilik yapma davranışını neden kazandıramıyor?
Yan yana, alt alta, üst üste şimdi yeniden bir daha düşünelim. Şimdi, bu karne kimin?
Fatih TEZCE
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.