Sönmezler Fırın
Sönmezler Fırın

Hakan Eroğlu'nun Kaleminden, Ah şu Nefs!!!

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 23.03.2024 - 14:35, Güncelleme: 23.03.2024 - 14:41
 

Hakan Eroğlu'nun Kaleminden, Ah şu Nefs!!!

Hakan Eroğlu'nun Kaleminden, Ah şu Nefs!!!
Andolsun biz Âdemoğluna şan, şeref ve nimetler verdik; onları karada ve denizde taşıdık, kendilerine güzel güzel rızıklar verdik ve onları yarattıklarımızın çoğundan üstün kıldık, buyuruyor Rabbimiz İsrâ suresi 70. ayetinde…Peki karşılığında ne istiyor; yaratılış gayesine uygun, yalansız, dolansız, ahlâklı bir yaşam. İnsan akıl ve fikir sahibi üstün bir varlıktır ancak buna mukabil sorumlulukları da vardır. Kendisine, ailesine, çevresine, topluma, vatana, millete, doğaya, diğer canlılara kısacası düşünebilme yetisinden dolaya her şeye. Şöyle ifade edecek olursak gözünün gördüğü, kulağının duyduğu, bildiği, şahit olduğu ve dahi öğrenmediği her şeyden sorumludur. İnanç sahibi bir insan tüm bunlardan sorguya çekileceğinin de bilincindedir. İnsan yaratılırken noksanlıkları ve zaaflarıyla da birlikte yaratılmıştır. İşte burada nefs devreye girmektedir. Nefs bir enerjidir, yönlendiricidir, insanı harekete geçiren bir duygudur. Nefs kişinin zaafları konusunda aklını karıştırır. Genel itibarıyla Allah katında kabul görmeyen davranışlara iter insanı. Nefsime yenik düştüm der insan yanlış bir iş yaptığında. Nefsine yenilmiş bir insan için artık yalan, dolan, hak yeme, kötü ve ahlâksız davranışlar normal kabul edilir. İşte burada akıl ve bilinç devreye girer ve nefs ile mücadele başlar. Nefsini yenebilen insan yaratılış gayesine uygun yaşamaya başlar. Nefsini doğru anlamda terbiye edemeyen insan ise batılın, yanlışın esiri olur. İnsan muazzam ve aynı zamanda gizemli bir canlıdır. İçerisinde kimsenin, hatta kendisinin bile bilmediği bir dünya barındırır. Belki o dünyaya ancak nefsini terbiye edenler ulaşacaktır. Kendisinin farkında olupta başkasının bilmediği, göremediği duygu ve düşüncelere de sahiptir aslında insan. Sırları vardır bir nevi. Yalan söyler, dedikodu yapar, günah işler ya da tam tersi sadaka verir, fakire fukaraya yardım eder, insanların arasını bulur, iyilik yapar. Ama sadece kendi vakıftır tüm bunlara, içinde yaşar iyi ama kötü. Diğer taraftan insanın, sadece kendisinin bildiğini düşünüp aslında herkes tarafından fark edilen davranışları da söz konusudur. Gaflete düşmüşse insan yaptıklarının kimse tarafından anlaşılamayacağını zanneder.  Şöyle bir örnek verecek olursak; günümüzde birçok araçta kör nokta ve sensör sistemi vardır ve bu son derece önemli bir işlev görmektedir. Öyle bir an gelir ki trafikte sollama yaparken göremediğiniz, dikkatinizden kaçmış bir araç olabilir ki bu kör noktanızdır. Tam bu anda sensör devreye girer ve sizi uyararak muhtemel bir kazayı önler. Değerini bilene çok kıymetlidir. Sizin göremediğinizi görür, hayatınızı kurtarır. İşte herkesi kandırdığını düşünen, nefsine yenik insanlarında durumu aslında tamda budur. Nasıl olsa kimse fark etmez diye göz göre göre yalan söyler mesela. Hiç yüzü kızarmaz üstelik. Birini diğerine kötüler, kötülediği insana gider sarılır bir şey olmamış gibi. Haksız kazanç elde eder. Hele sosyal medya olayı artık dijital ikiyüzlülük konumuna gelmiştir bu sebepten. Arkasından konuştuğu insana sosyal medyada övgüler yağdırır. En doğruyu o bilir, o söyler. Tüm bunları yapar, birde sohbet programlarına, kuran tilavetlerine katılıp amin der. Sözde herkesi kandırır ama işin vahimi yaratıcıyı da kandırdığı gafletine düşmüş olmasıdır. Ama nefsinin kölesi olduğundan kendisi de inanmaktadır yaptıklarına. Ancak herkes farkındadır olanların. İşte şu fani dünyada insan kör noktası olduğu bilmeli aynaya baktığında ona göre yaşamalıdır. Hayatın şerefle bitirilmesi geren en asli görev olduğunu kavrayıp makam, mevki, zenginlik için ihtiraslarına yenilmemeli, şerefiyle, onuruyla, ahlakıyla yaşamalıdır. İşte burada da değerini bilenler için gerçek dostlar ise sensör gibidir. Yanlış yapanı uyarmalı, gaflet içinde olanı kendine getirmeye çabalamalı, en azından doğruya sevk etmek üzere şansını denemelidir. Yaratıcı affedicidir. Yanlışının farkına varanı, nefsini terbiye etmek üzere yola çıkanı affedecektir. Hele içerisinde olduğumuz mübarek ramazan ayı bulunmaz bir nasiptir ulaşabilen için. Şöyle kendimizi dinleyip vicdanımızın sesine kulak verip yaratılış gayemize uygun yaşamak istersek çok güzel bir fırsattır bu ay. Özü kavrayıp, ona uygun hareket edebilenlerden olmak temennisiyle yapacağınız hayırların, iyiliklerin,  ibadetlerin, edeceğiniz duaların, tutacağınız oruçların kabul olmasını Rabbimden niyaz eder, Ramazan ayınızın hayırlara vesile olmasını dilerim.   Hakan EROĞLU    
Hakan Eroğlu'nun Kaleminden, Ah şu Nefs!!!

Andolsun biz Âdemoğluna şan, şeref ve nimetler verdik; onları karada ve denizde taşıdık, kendilerine güzel güzel rızıklar verdik ve onları yarattıklarımızın çoğundan üstün kıldık, buyuruyor Rabbimiz İsrâ suresi 70. ayetinde…Peki karşılığında ne istiyor; yaratılış gayesine uygun, yalansız, dolansız, ahlâklı bir yaşam.

İnsan akıl ve fikir sahibi üstün bir varlıktır ancak buna mukabil sorumlulukları da vardır. Kendisine, ailesine, çevresine, topluma, vatana, millete, doğaya, diğer canlılara kısacası düşünebilme yetisinden dolaya her şeye. Şöyle ifade edecek olursak gözünün gördüğü, kulağının duyduğu, bildiği, şahit olduğu ve dahi öğrenmediği her şeyden sorumludur. İnanç sahibi bir insan tüm bunlardan sorguya çekileceğinin de bilincindedir. İnsan yaratılırken noksanlıkları ve zaaflarıyla da birlikte yaratılmıştır. İşte burada nefs devreye girmektedir. Nefs bir enerjidir, yönlendiricidir, insanı harekete geçiren bir duygudur. Nefs kişinin zaafları konusunda aklını karıştırır. Genel itibarıyla Allah katında kabul görmeyen davranışlara iter insanı. Nefsime yenik düştüm der insan yanlış bir iş yaptığında. Nefsine yenilmiş bir insan için artık yalan, dolan, hak yeme, kötü ve ahlâksız davranışlar normal kabul edilir. İşte burada akıl ve bilinç devreye girer ve nefs ile mücadele başlar. Nefsini yenebilen insan yaratılış gayesine uygun yaşamaya başlar. Nefsini doğru anlamda terbiye edemeyen insan ise batılın, yanlışın esiri olur.

İnsan muazzam ve aynı zamanda gizemli bir canlıdır. İçerisinde kimsenin, hatta kendisinin bile bilmediği bir dünya barındırır. Belki o dünyaya ancak nefsini terbiye edenler ulaşacaktır. Kendisinin farkında olupta başkasının bilmediği, göremediği duygu ve düşüncelere de sahiptir aslında insan. Sırları vardır bir nevi. Yalan söyler, dedikodu yapar, günah işler ya da tam tersi sadaka verir, fakire fukaraya yardım eder, insanların arasını bulur, iyilik yapar. Ama sadece kendi vakıftır tüm bunlara, içinde yaşar iyi ama kötü.

Diğer taraftan insanın, sadece kendisinin bildiğini düşünüp aslında herkes tarafından fark edilen davranışları da söz konusudur. Gaflete düşmüşse insan yaptıklarının kimse tarafından anlaşılamayacağını zanneder.  Şöyle bir örnek verecek olursak; günümüzde birçok araçta kör nokta ve sensör sistemi vardır ve bu son derece önemli bir işlev görmektedir. Öyle bir an gelir ki trafikte sollama yaparken göremediğiniz, dikkatinizden kaçmış bir araç olabilir ki bu kör noktanızdır. Tam bu anda sensör devreye girer ve sizi uyararak muhtemel bir kazayı önler. Değerini bilene çok kıymetlidir. Sizin göremediğinizi görür, hayatınızı kurtarır. İşte herkesi kandırdığını düşünen, nefsine yenik insanlarında durumu aslında tamda budur. Nasıl olsa kimse fark etmez diye göz göre göre yalan söyler mesela. Hiç yüzü kızarmaz üstelik. Birini diğerine kötüler, kötülediği insana gider sarılır bir şey olmamış gibi. Haksız kazanç elde eder. Hele sosyal medya olayı artık dijital ikiyüzlülük konumuna gelmiştir bu sebepten. Arkasından konuştuğu insana sosyal medyada övgüler yağdırır. En doğruyu o bilir, o söyler. Tüm bunları yapar, birde sohbet programlarına, kuran tilavetlerine katılıp amin der. Sözde herkesi kandırır ama işin vahimi yaratıcıyı da kandırdığı gafletine düşmüş olmasıdır. Ama nefsinin kölesi olduğundan kendisi de inanmaktadır yaptıklarına. Ancak herkes farkındadır olanların. İşte şu fani dünyada insan kör noktası olduğu bilmeli aynaya baktığında ona göre yaşamalıdır. Hayatın şerefle bitirilmesi geren en asli görev olduğunu kavrayıp makam, mevki, zenginlik için ihtiraslarına yenilmemeli, şerefiyle, onuruyla, ahlakıyla yaşamalıdır. İşte burada da değerini bilenler için gerçek dostlar ise sensör gibidir. Yanlış yapanı uyarmalı, gaflet içinde olanı kendine getirmeye çabalamalı, en azından doğruya sevk etmek üzere şansını denemelidir.

Yaratıcı affedicidir. Yanlışının farkına varanı, nefsini terbiye etmek üzere yola çıkanı affedecektir. Hele içerisinde olduğumuz mübarek ramazan ayı bulunmaz bir nasiptir ulaşabilen için. Şöyle kendimizi dinleyip vicdanımızın sesine kulak verip yaratılış gayemize uygun yaşamak istersek çok güzel bir fırsattır bu ay. Özü kavrayıp, ona uygun hareket edebilenlerden olmak temennisiyle yapacağınız hayırların, iyiliklerin,  ibadetlerin, edeceğiniz duaların, tutacağınız oruçların kabul olmasını Rabbimden niyaz eder, Ramazan ayınızın hayırlara vesile olmasını dilerim.

 

Hakan EROĞLU

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bafrahaberi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.